Yazan Çiğdem Şen, Haziran 2025
Bazı yerleşim yerleri vardır; zamanın akışına, modernliğin hoyrat rüzgarlarına inat, kendi ritimleriyle nefes alıp vermeye devam ederler. Hereke, tam da böyle bir yer. Eskinin gölgesinde kalmış, her yeni günle biraz daha yalnızlaşan, ama yine de direnişin en güzel örneklerinden birini sunan, Marmara'nın kıyısında mütevazı bir sahil beldesi. Hereke'yi yazmaya karar verdiğimde içimde uyanan ilk his, onun zamana karşı direnişiydi.
İstanbul'un telaşından sadece bir saat uzaklıkta, ama bambaşka bir atmosferin kapılarını aralayan Hereke, Kocaeli'nin Körfez ilçesine bağlı şirin bir kıyı yerleşimi. Haritalarda küçücük bir nokta gibi görünse de, içinde Roma'dan Osmanlı'ya, imparatorlardan zanaatkârlara uzanan, keşfedilmeyi bekleyen bir tarihi hazine barındırıyor.
Antik çağlardaki adıyla Ancryon veya Charax olarak anılan Hereke, ilk kez Roma İmparatorluğu döneminde adını duyurmuş ve bir zamanlar Roma'nın sınır karakollarından biriymiş. Rivayet olunur ki, İmparator Konstantinus'un annesi Helena bile burayı dinlenmek için seçmiş. Yamaca gizlenmiş Hereke Kalesi, bu tarihsel derinliğin taşla yazılmış bir anıtı adeta. 640'lı yıllarda inşa edildiği tahmin edilen kale, Osmanlı döneminde de önemini korumuş. 1326'da Orhan Gazi'nin bölgeyi fethiyle Osmanlı topraklarına katılan Hereke, depremlerle yıkılsa da, 2023'teki kapsamlı restorasyonla yeniden ayağa kaldırılmış. Bugün kaleye çıktığınızda, geçmişin sessizliğini Marmara'nın sonsuz mavilikleriyle aynı anda hissetmek, tarifi zor bir deneyim.
Halının Kalbi, Fabrikanın Ruhu
Hereke'nin dünya çapında ün kazanmasının ardındaki esas hikâye, 1843 yılında Sultan Abdülmecid'in kurduğu Hereke İmparatorluk Halı ve İpek Fabrikası ile başlar. Sultan Abdülmecid'in emriyle İzmit'te bir çuha fabrikası kurmakla görevlendirilen Ohannes ve Bogos Dadyan kardeşler, İstanbul ile İzmit arasındaki yolculuklarında Hereke'de kısa bir mola verirler. Ancak bu mola, sanayi ve estetiğin buluştuğu beklenmedik bir kararın başlangıcı olur. Bölgenin doğal güzelliği ve potansiyeli onları öylesine etkiler ki, İzmit'te kurulması planlanan fabrikanın bütçesinden tasarruf ederek kendilerine 1843'te Hereke'de bir dokuma fabrikası inşa ederler.
Bu izinsiz inşaat, 1844'te bizzat Sultan Abdülmecid tarafından ziyaret edilir. Dönemin Seraskeri Rıza Paşa'nın durumu kurtarmak adına fabrikanın padişah için yapıldığını söylemesiyle, Dadyan kardeşler kısa süre sonra fabrikayı hiçbir karşılık beklemeden padişaha bağışlarlar. Bir anlamda mecburiyetten yapılan bu bağış, sadece bir fabrikanın değil, aynı zamanda eşsiz bir kültürün ve zanaat geleneğinin doğmasına vesile olur.
Zamanla fabrika, dokuma sanatının en zarif örneklerini üreten bir merkeze dönüşür. Özellikle II. Abdülhamit döneminde Anadolu'nun dört bir yanından gelen ustalarla birlikte saraylara layık halılar burada üretilmeye başlanır. Ancak fabrikanın önemi sadece ekonomik değildir; toplumsal yaşama dokunarak dönüşümler sağlar. Savaş ve yoksullukla baş etmeye çalışan bir toplumda sosyal sorumluluk üstlenerek Darüleytam (yetimhaneler) kökenli çocuklara bir yuva olur. Onlara yalnızca sıcak bir çatı değil, aynı zamanda bir meslek ve hayata tutunacak bir beceri kazandırır. Bu yönüyle fabrika, yalnızca üretimin değil, umudun ve aidiyetin de mekânına dönüşür.
Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte Hereke, modern Türkiye'nin izlerini daha belirgin taşımaya başlar. 1925'te Maliye Bakanlığı'na bağlı Sanayi ve Maadin Bankası'na devredilen fabrika, 1933 yılında Sümerbank'a geçer. Cumhuriyetin üretim ruhu, burada dokunan her kumaşta, atılan her ilmekte kendini gösterir.
Spor kulüpleri, kültürel etkinlikler, sanat atölyeleri ve kolektif yaşam biçimleriyle Hereke Fabrikası, yalnızca bir sanayi merkezi değil; Cumhuriyetin "medeni toplum" idealinin yerel bir yansıması olur. Ne yazık ki, bu paha biçilmez tarihi değer özelleştirme kapsamında satılmış ve şimdilerde atıl durumda kalmıştır.
İmparatorların Durağı, Gezginlerin Sığınağı
Hereke'nin bir başka sembolü de, 1898 yılında Alman İmparatoru II. Wilhelm'in ziyareti anısına inşa edilen Kaiser Wilhelm Köşkü'dür. Sahilde hâlâ ayakta duran bu zarif ahşap yapı, tarihi bir eser olmasının yanında, denize karşı gün batımını izlemek isteyenler için romantik bir mola noktası sunar.
Hereke, adeta bir gezgin durağıdır; sadece görülecek yerleriyle değil, aynı zamanda hissedilecek bir atmosfere sahiptir. Göze değil, ruha da hitap eden bir kasaba. Eğer bir gün yolunuz Kocaeli'ne düşerse, Hereke'ye mutlaka sapın. O küçük yol, sizi büyük bir geçmişle karşılayacaktır.
Sahil şeridi boyunca uzanan yürüyüş yolları, balık kokan lokantalar ve gölgeli çay bahçeleriyle burası, bir sahil kasabasının düşle gerçeğin arasında salınan tablosu gibi. "Aşağı Hereke", denize yakın konumuyla modern hayatın izlerini taşırken; "Yukarı Hereke", taş döşeli sokakları, eski köy evleri ve manzaraya açılan teraslarıyla geçmişin sessiz mirasını bugüne fısıldıyor.
Hereke'ye gitmek İçin 5 cazip neden:
Bu huzurlu sahil kasabası, sizi de kendi ritmine davet ediyor. Peki, siz Hereke'nin hangi yönünü en çok merak ediyorsunuz?
Wir benötigen Ihre Zustimmung zum Laden der Übersetzungen
Wir nutzen einen Drittanbieter-Service, um den Inhalt der Website zu übersetzen, der möglicherweise Daten über Ihre Aktivitäten sammelt. Bitte überprüfen Sie die Details in der Datenschutzerklärung und akzeptieren Sie den Dienst, um die Übersetzungen zu sehen.